0242 237 50 75

Emek Bizim Söz Bizim

images_web_atttbasn

 

 

Değerli Meslektaşlarımız,

26 Ocak 2022 Çarşamba günü saat:16.00’da Atatürk Devlet Hastanesi’nde “Emek Bizim Söz Bizim Hakkımız Alana Kadar Mücadeleye Devam” başlıklı basın açıklaması düzenlenmiştir.

Antalya Tabip Odası ve SES Antalya Şubesi adına yapılan ortak açıklamada; Oda Başkanımız Prof. Dr. Nursel Şahin “Çöken sağlık sisteminin altında en çok ezilen biz hekimler ve sağlık emekçileri olmuştur. Mesleğimiz değersizleştirildi, emeğimiz ucuzlatıldı; kötü çalışma ortamlarında, ağır çalışma koşullarında düşük ücretlerle çalışmaya zorlandık. Karanlığa Karşı Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz. Yasal düzenlemeler yapılıp hakkımız verilmediği takdirde 8 Şubat’ta Beyaz G(ö)REV’deyiz!” , Emek Bizim Söz Bizim Hakkımız Alana Kadar Mücadeleye Devam diyerek açıklamasını sona erdirdi.

Basın açıklaması meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının katılımıyla gerçekleştirildi.

Saygılarımızla…

Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulu

Fotoğraflar için tıklayınız.

BASIN METNİ

EMEK BİZİM SÖZ BİZİM                                                                             

HAKKIMIZ OLANI ALANA KADAR                                                            

MÜCADELEYE DEVAM!                                                                                

 26 OCAK – 4 ŞUBAT 2022

BEYAZ NÖBETTEYİZ!!

8 ŞUBAT 2022                                                                                                                    

BEYAZ G(ö)REVdeyiz!!!

Türkiye, bütün kaynaklarını yandaş holdinglere peşkeş çeken ekonomi politikalarının bedelini hayat pahalılığı, enflasyon, işsizlik, zamlar, TL’nin değer kaybı olarak ödüyor.

Elektrik, doğalgaz, akaryakıt, bütün ihtiyaç maddelerine gelen zamlar, emeğiyle geçinen tüm toplum kesimleri gibi bizlerin de alım gücünü sürekli olarak düşürüyor ve ay sonunu zor getiriyoruz.

Hayat standartlarımızı koruyabilmek için artık iki, üç işte çalışmak da yetmiyor. Her geçen gün daha yoksullaşıyor, daha çok borçlanıyor, yaşamakta zorlanıyoruz.

Sağlık “Reformu” Çöktü.

Yıllarca “Hastane kuyruklarını kaldırdık” diye siyasi propaganda yapanlar şimdilerde ise günlerce, haftalarca hastanelerden randevu bile alınamaması ile ilgili sessiz kalmaktadır.

İktidarın medar-ı iftiharı Sağlık “Reformu” tam anlamıyla iflas etmiş Sağlık Bakanı da dâhil hiçbir iktidar mensubu bu konuyu ağzına dahi almamaktadır.

Çöken sağlık sisteminin altında en çok ezilen ise biz hekimler ve sağlık emekçileri olduk.

Mesleğimiz değersizleştirildi, emeğimiz ucuzlatıldı; kötü çalışma ortamlarında, ağır çalışma koşullarında düşük ücretlerle çalışmaya zorlandık.

İktidarın “Reformu”nun tek kazananı “sağlığın patronları” olurken bizler özel hastanelerin güvencesiz, geleceksiz çalışan ucuz işçilerine dönüştürüldük.

Yirmi yıldır uygulanan “Sağlık Reformu” sonrasında “Sağlıkta Şiddet”, artık günlük yaşamımızın bir parçası oldu.

Kamu olsun, özel olsun hastaneler, ASM’ler, TSM’ler, aciller, poliklinikler, servisler, ameliyathane önleri birer şiddet mekânlarına dönüştü. Her gün saldırıya uğruyor; darp ediliyor, yaralanıyor, öldürülüyoruz.

Sabah evimizden çıkarken akşam evimize sağ salim dönebilmenin endişesini yaşıyoruz.

Her gün hiçbir dayanağı olmayan SABİM şikâyetlerine cevaplar yazmak zorunda bırakılıyor; liyakatsiz atanan yöneticilerin mobbingine uğruyor; komisyonların hukuksuz dayanaksız kararları ile mesleğimizden alıkonuluyoruz.

Ağır çalışma koşulları, düşük ücretler, şiddet, mobbing, mesleki saygınlık kaybı mesleğimizi çekilmez hale getiriyor, genç meslektaşlarımız okullarını bitirir bitirmez yurtdışına gitmeye çalışıyor.

  • Onlar “Başarı Hikâyesi” Anlatıyor, Biz Ölüyoruz

COVID-19 pandemisi iki yılı dolduruyor. Türkiye salgının bedelini en ağır ödeyen ülkelerden biri. Vaka sayıları itibarıyla dünyada yedinci sırada yer alıyor. Ölüm sayıları resmi rakamlara göre dahi 85 bini geçti, gerçekçi tahminlere göre 250 bine yakın insanımızı kaybettik.

Salgının başlarında üç maskeyi dağıtmayı, aşıyı toplumla buluşturmayı yap(a)mayanlar;  toplum sağlığı için gerekli önlemleri almayanlar, şimdilerde ise bütün önlemleri kaldırdılar. Hemen her şey salgın öncesine dönmüş durumda. Sağlık Bakanı ise tüm sorumluluğu topluma yükledi, bütün bu yaşananların sorumlusu değilmiş gibi sadece tweet atıyor.

Pandeminin başından beri “SALGIN”ı değil “ALGI”yı yönetmeyi tercih edenler hala “başarı hikâyesi” anlatıyorlar. Oysa çbiz ölüyoruz…

Eksik, yanlış, tutarsız politikalar, alınmayan önlemler, yerine getirilmeyen tedbirler yüzünden ölüyoruz!..

  • Karanlığa Karşı Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz

Ekim ayından bu yana özlük haklarımız ve geleceğimiz için bir eylem sürecindeyiz. Beş aydır haklarımız için sağlık kurumlarında ve alanlardayız.

23-27 Kasım tarihlerinde İstanbul’dan Ankara’ya “Beyaz Yürüyüş”te, 27 Kasım’da Ankara’da “Beyaz Forum”da taleplerimizi dile getirdik.

Taleplerimizi karşılamasa, eşitsiz ve yetersiz de olsa hekimlerin ücretlerinde iyileştirme getiren bir teklif bütün siyasi partilerin desteğiyle Aralık ayı başında Meclis’ten geçti. Bizatihi Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı da kameraların önünde hekim ücretlerinin arttırılacağını açıkladılar.

Sonra?..

Düzenleme önce Komisyona sevk edildi, sonra da tamamen geri çekildi. 15 Aralık’ta bütün Türkiye’de, bütün sağlık kurumlarında G(ö)REV ile tepkimizi gösterdik. O gün bütün sağlık kurumlarının bahçelerini beyaza boyadık, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin gücünü, birlik olduklarında seslerinin ne kadar güçlü çıktığını duymak istemeyenlere haykırdık; bizi görmek istemeyenlere emeğimizin gücünü gösterdik.

“Ocak ayının ikinci haftasında yeni bir düzenleme getireceğiz.” sözü verildi yine tutulmadı, tutulmuyor.

Peki, susacak mıyız? Bizi oyalamalarına izin verecek miyiz?

Emeğimizin, mesleğimizin karşılığını istemekten vazgeçecek miyiz?

Hayır!

“Vazgeçmiyoruz; Oyalama Değil, Hakkımız Olanı İstiyoruz!” diyerek emeğimize, geleceğimize sahip çıkmaya devam ediyoruz.

Hep birlikte devam ediyoruz.

Sonuç alıncaya kadar devam ediyoruz.

26 Ocak-4 Şubat arası Hakkımız olanı almak için, tasarının meclise gelmesi için

Beyaz Nöbetteyiz!

Yasal düzenlemeler yapılıp hakkımız verilmediği takdirde 8 Şubat’ta

Beyaz G(ö)REV’deyiz!

Uyarıyoruz: Emeğimiz ve haklarımızın karşılığını almak için mücadelemiz büyüyerek devam edecek. Bu G(Ö)REV, taleplerimizin yerine getirilmesi için yapacağımız son, tek günlük G(ö)REV olacak. Başta öncelikli/acil olanlar olmak üzere bütün taleplerimiz kabul edilmediği takdirde G(ö)REV eylemlerimiz devam edecek!

NE İSTİYORUZ?

İnsanca yaşayacağımız temel ücret, insanca çalışma koşulları ve güvenli çalışma ortamları İSTİYORUZ!

Ne zaman verileceği belli olmayan ek ödemeler yerine insanca yaşanacak, emekliliğe yansıyacak hakkımız olan ücretlerimizi ve 7.200 gösterge İSTİYORUZ!

SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı; hangi sosyal güvenlik kurumundan olursa olsun tüm emekli hekimlerin maaşlarının yaşamlarını ekonomik ve sosyal açıdan rahatlıkla sürdürebileceği seviyeye çıkarılmasını İSTİYORUZ!

TTB’nin yıllardır önerdiği “Sağlıkta Şiddet Yasası”nın bir an önce çıkarılmasını, sağlıkta şiddetin sona ermesini İSTİYORUZ!

Covid-19’un bütün sağlık çalışanları için illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı olarak kabul edilmesini İSTİYORUZ!

İş güvencesini ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran ”Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği”nin geri çekilmesini; koruyucu sağlık hizmetlerinin kamu tarafından yeterli ve güvenli koşullara kavuşturulan kamu binalarında, eksiksiz insan gücüyle, toplumun her kesimine eşit ve öncelikli sunulduğu birinci basamak sağlık hizmeti vermek İSTİYORUZ!

Asistan hekimlerin asli işlerinin eğitimleri olduğunun kabulünü; diğer bütün sorumluluklarına dair onlardan beklentilerin bunun önüne geçmemesini; ucuz emek sömürüsüne denk düşen uygulamalara son verilmesini İSTİYORUZ! 

Özel sektörde ciro baskısına, şirket kurdurma zorlamasına son verilmesini; güvenceli, sendikalı çalışma koşullarının oluşturulmasını İSTİYORUZ!

Pandemide çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı İSTİYORUZ!

İşyeri hekimlerinin çalışma saatleri, atama ve ücretlendirmeleri konusunda tabip odalarının yetkili olmasını; iş ve gelir güvencesi, mesleki bağımsızlığının güvence altına alınmasını İSTİYORUZ!

Bütçenin kara deliği olan şehir hastanelerinin kamulaştırılmasını İSTİYORUZ!

Beş dakikada muayene olmaz. Hastalarımıza yeterli süre ayırmak İSTİYORUZ!

Salgın koşulları gerekçe gösterilerek sağlık emekçilerinin görev tanımlarına uymayan, sağlıklarını riske atan, angarya iş yükleyen, yazılı ya da yazılı olmayan görevlendirmelerin sonlandırılmasını, sağlık emekçileri üzerindeki baskı ve ayrımcılık uygulamalarına son verilmesini İSTİYORUZ!

Personel eksikliğinin hızla kadrolu, güvenceli istihdam ile giderilmesini İSTİYORUZ!

OHAL KHK’leri ile hukuka aykırı olarak ihraç edilmiş tüm hekimlerin/kamu emekçilerinin derhal göreve başlatılmasını İSTİYORUZ!

Kamusal bir sağlık hizmeti için sağlığa ayrılan bütün kaynakların kamu sağlık hizmetlerinin finansmanında kullanılması gerekir. Özel hastane patronlarına her ne ad altında olursa olsun kaynak aktarılmasına son verilmesini ve kamusal sağlık sisteminin bütün toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilecek düzeye yükseltilmesini İSTİYORUZ!

Covid-19 salgınının bütün dünyaya bir kez daha açık olarak gösterdiği gibi, sağlık piyasanın vahşi koşullarına terk edilemez! Toplumun geniş kesimlerinin sağlık hizmeti ihtiyacı da hekimlerin özlük hakları da ancak toplumsal sağlık politikalarıyla teminat altına alınabilir. İş güvencemiz/gelir güvencemiz/mesleki bağımsızlığımız için kamusal sağlık sistemi İSTİYORUZ

EMEK BİZİM SÖZ BİZİM!

HAKKIMIZ OLANI ALANA KADAR MÜCADELEYE DEVAM!

ANTALYA TABİP ODASI                                SES ANTALYA ŞUBESİ