0242 237 50 75

Yeni Vardiya hakkında

images_duyuru_ato
Mesai kaydırma olarak adlandırılan Yeni Vardiya hakkındaki Basın bildirimiz aşağıdadır.
Değerli Meslektaşımız,
Mesai kaydırma olarak adlandırılan Yeni Vardiya hakkındaki Basın bildirimiz aşağıdadır.
 Değerli Basın Mensupları,
Bu hafta, bilindiği gibi Türkiye’de, biri Antalya’da olmak üzere 63 hastanede, acil servis yoğunluğu fazla olduğu gerekçesiyle, bazı branşlardaki hekimlere, gece 23:00’e kadar çalışma zorunluluğu getirildi.
Bu uygulama, bir yanlışın başka bir yanlışla düzeltilmeye çalışılıp, işin içinden çıkılamaz hale getirilmesi uygulamasıdır.
Acil servislerde 1 yılda yapılan başvuru sayısı 120 milyon civarındadır. Ülkemizin nüfusu 80 milyondur. ABD’de 320 milyon nüfusta 130 milyon, İngiltere’de 53 milyon nüfusta 23-25 milyon acil başvurusu vardır. Bütün dünya bizi bu konuda hayretle izlemektedir
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr Eyüp Gümüş, acile başvuruların yüzde sekseninin gerçek acil hasta olmadığını ifade etmektedir.
Öncelikle bakılması gereken, acil servislerde neden yığılım olmaktadır sorusudur;
1- Hastanelerde alınan katkı paylarına karşılık acilde ücret alınmaması,
2- Toplum yeterince bilgilendirilip duyarlılığa davet edilmemesi,
3- Kolaycılık.
Asıl sorunu çözmek çok basitken, bütün yükü ve suçu hekimlere yüklemek, onların hayatı ve emeği üzerinden halka şirin görünmeye çalışmak adil değildir.
Asıl sorunun çözümü çok basittir. Yeni bir uygulamaya veya kanuna da gerek yoktur.
a- Mevcut kanun ve yönetmeliklerde bulunan ve uygulanmayan “SEVK ZİNCİRİ” uygulamaya konulmalıdır,
b- Normal muayenelere ödenen katkı payları kaldırılmalı, sosyal devlet gereği olarak muayene ücretsiz olmalıdır.
c- Toplum yeterince bilgilendirilip duyarlılığa davet edilmelidir,
Geçmişte de denenen, ancak çözüm olmadığı görülerek terk edilen bu uygulama, çare gibi tekrar sunulmaktadır, bu çözüm değildir sorunu daha da arttıracaktır.
Geçmişten beri zaten sağlık sistemi kesintisiz 24 saat hizmet vermektedir, çözüm, bu sistemi aksatan nedenleri ortadan kaldırmaktır.
Acil kavramını ve acil servislerin normal poliklinik yeri olmadığını vatandaşlarımıza anlatmalıyız.
Kalp krizi, komalar, felçler, bayılmalar, kazalar, yaralanmalar, ciddi enfeksiyonlar vs acilin temelini oluşturur.
Vatandaşlarımız, 3 günlük grip ile, babasının bezini yazdırmakla, iğne yaptırmakla, 10 gündür bulunan hafif ağrısıyla, üç aydır parmağında bulunan siğille, 2 aydır kulağının az duyması şikayetiyle gece acil servisi meşgul ederken, asıl acil hastaların önceliğini elinden aldığını bilmelidir. Bu konuda eğitim programları, kamu spotları hazırlanmalıdır.
Vatandaşlarımızdan acil servisleri kullanma konusunda duyarlı olmalarını rica ediyoruz.
Devlet daireleri, bankalar, valilik, AVM ler, işyerleri vs. neden gece çalışmaz? Hayat niye gündüz yaşanır?
Çünkü insanın doğasına, insanın sirkadiyen ritmine uygun değildir. İnsan bedeni, gün-güneş ışığına göre programlanmıştır. Hücrelerimiz ve bağışıklık sistemimizin tamir ve bakımı asıl olarak gece ve huzurlu uykuda gerçekleşir, o nedenle gece çalışmalarında ve yaşantılarında hücre tamir ve bakımı aksadığı için insan bedenini yıpratır, sağlığını bozar, hastalıklara zemin hazırlar.
Sağlık çalışanları olarak, “Çok Tehlikeli” işyeri sınıfında sayılan sağlık kuruluşlarında çalışıyoruz, riskler altındayız, gece çalışmanın ayrıca birçok riski vardır.
Özellikle kadın hekimlerin gece evlerine ulaşımları nasıl sağlanacak?
Geceleri, artık tiksindiğimiz, “hekime şiddet” nasıl önlenecek? Bu konuda idarenin somut, etkin önlemler alması gerek, çünkü, geceleri, şiddetin %61 daha fazla gerçekleştiğini biliyoruz.
Hekimler zaten normalde nöbet tutmaktadır. Bu ekstra bir yüktür, insan haklarına aykırıdır, çalışan haklarına aykırıdır. En azından, gönüllük öne çıkarılmalı veya özendirilmeliydi diye düşünüyoruz.
Hekimlerin de çocukları var, aileleri var, hayat mücadeleleri var, okuldan, kreşten alınacak çocukları var, evde çocuğa bakacak kimsesi olmayan hekimler var, hayatının yaşam dengesini bir şekilde ucu ucuna kurmuş meslektaşlarımız vardır.
Ne olacak şimdi.?
“Bana ne, sen düşün!” demek devlet anlayışına uymaz.
Acilde görevli doktorların, gerçek acil, gerçek acil değil (Sarı alan, yeşil alan uygulaması) kararları, halihazırda şikayet ve şiddet tehdidi nedeniyle sağlıklı işleyemez durumdadır. Başlanan uygulama ile şiddete daha fazla maruz kalınacağı kesindir. Çünkü, herkes kendini, kendince acil olarak görmekte, doktorun akademik bilgi, karar ve yetkilerini hiçe saymakta, hekime şiddeti “hak” olarak görmektedir.
Nöbet için açılan polikliniklerde normal tetkikler ve uygulamalar (örneğin odyometrik tetkik, bazı lab. tetkikleri) olamayacağından, hastalar ertesi gün yine gelmek zorunda kalacaklardır.
Randevu ile uğraşmak yerine “Nasıl olsa her gelene bakılıyor” denilerek başvuru sayısının daha da artması kaçınılmazdır.
Bu uygulamanın, bu sene yapılacağı dillendirilen “erken seçim” yatırımı olduğu, hekimlerin bu yolda “kullanılması” olarak değerlendiriyoruz. Biliyoruz ki, sorun çözücü olmayan, popülist bu tür uygulamalara hep seçim öncesi dönemlerde maruz kaldık, sonra, doğru bulunmadığı gerekçesiyle kaldırıldığına şahit olduk.
Yıllardır bu sorunları dile getirdik çözümü de öneriyoruz.
Gece çalışma konusu ve çözüm arayışı biz sağlık örgütleriyle paylaşılmadı, ortak çözüm aranmadı oysa asıl mutfakta bizler varız, problemleri bizzat yaşayan bizleriz.
Hekimlerde insandır.
Bu tür, hemen, hekimler üzerine yüklenme bizi üzüyor, kırıyor.
Bütün bu nedenlerle, sağlık bakanlığımızdan bu mesai kaydırma konusunu tekrar gözden geçirmesini talep ediyoruz.
 
Saygılarımızla.
Antalya Tabip Odası