0242 237 50 75

5 Haziran Dünya Çevre Günü

cevre-gunu

 SAĞLIKLI BİR ÇEVREDE YAŞAM HAKKIMIZI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Birleşmiş Milletler tarafından 1972 yılında Stockholm’de düzenlenen ‘İnsan Çevresi Konferansı’nda çevre sorunlarını küresel boyutta ele alarak, Birleşmiş Milletler Çevre Programının (UNEP) kurulmasına ve her yıl 5 Haziran tarihinin ‘Dünya Çevre Günü’ olarak belirlenmesine karar verilmiştir.

1973’den bu yana her yıl ayrı bir ülkenin ev sahipliğinde ve belirlenen çevre temaları ile 5 Haziran tarihlerinde Dünya Çevre günü kutlanmaktadır. Bu kutlamalar hükümetlerin ne kadar çevreci politikalar uyguladıklarını anlattıkları bir çeşit “şenliğe” dönüştürülüyor. Dünyada ve ülkemizde çevreyle ilgili içinde bulunduğumuz krizin insan sağlığı üzerindeki etkisi ortada kutlanabilecek bir durumun olmadığını göstermekte.

Çevreyi kendi yararları için kullanan sermaye çevreleri ve insanlığa karşı sorumsuzca davranan devletlerin çevre politikaları, yeryüzündeki canlı yaşamı bir yok oluşa doğru sürüklüyor. Kutup bölgelerinde eriyen buzullardan, dünyanın akciğeri yağmur ormanlarında aylarca süren yangınlara kadar dünyanın dört bir yanında etkileri ortaya çıkan, insanla birlikte tüm canlı varlığına tehdit oluşturan pek çok felaket yaşanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütüne göre her yıl 12,6 milyon insan çevresel nedenlerle ortaya çıkan hastalık ve yaralanmalarla yaşamını yitiriyor; 100’ün üzerinde hastalık ve yaralanma doğrudan çevresel nedenlerle ilgili.

 Geldiğimiz noktada sorun sadece yılda bir gün hatırlamakla, tartışmakla çözülecek boyutun çok ama çok ötesine geçmiştir. Başta küresel iklim değişikliği olmak üzere çevre sorunlarının çözümü kapitalist sistemin daha çok kâr, daha çok para kazanma hırsı ile yaptığı çevre sömürüsünün önüne geçilmesi ile mümkündür. Çevre mücadelesinde bize düşen görev kapitalist sistemin yaratmak istediği tüketim toplumunun bize verdiği görevleri benimsemek değil mesleksel değerlerinden, toplum ve kamu yararından, gerçek kamuculuktan ayrılmamak olmalıdır.

Kapitalizmin, sonlu dünyada sonsuz büyüme arzusu, gezegenimizi içinden çıkılması çok zor bir ekolojik krizin içine soktu. En büyük kirleticiler olan “gelişmiş” ülkelerin, her yıl önlem amaçlı toplanmaları maalesef hiçbir işe yaramıyor. Göz boyamaktan öte bir yere gitmiyor.  Kapitalizmin yarattığı çevresel tahribatın ekosistemleri bir felakete sürüklediğine şahitlik ediyoruz. Gücünü, kara geçme ve bu doğrultuda sürekli büyüme zorunluluğundan alan kapitalist sistem, büyük bir savurganlıkla su, hava, toprak gibi kaynaklarımızı metalaştırıyor; geri dönülmez biçimde tüketiyor, zehirliyor, kirletiyor; havaya, suya, toprağa erişimimizi ve haklarımızı gasp ediyor.

Böyle bir ortamda Antalya Tabip Odası olarak biz hekimlere düşenin mesleki etik değerlerden, toplum ve kamu yararından ayrılmamak olduğunun bilincindeyiz. Dün olduğu gibi bugün de  yarın da toplum ve kamu yararı ilkesinden ayrılmadan, çevre ve insan sağlığı mücadelesini sürdüreceğiz.

Antalya Tabip Odası

Yönetim Kurulu