0242 237 50 75

Yasalar Kadınları Koruyor Mu?

images_foto2016_kadin-kr

Av.Aylin Onursev tarafından verilen ve salondan aktif katılımlarla iki buçuk

Antalya Tabip Odası (ATO) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu tarafından düzenlenen “Yasalar Kadınları Koruyor mu?” adlı konferans 13 Nisan 2019 tarihinde ATO Toplantı Salonunda gerçekleştirildi.Davetli konuşmacı Av.Aylin Onursev tarafından verilen ve salondan aktif katılımlarla iki buçuk saati bulan konferansta, kadına yönelik şiddetin belgelendirilmesi ve şiddet uygulayanların yargılanması süreçlerinde hekimlerin, avukatların ve yargıçların temel sorumlulukları olduğu vurgulandı.

FOTOĞRAFLAR İÇİN BU LİNKİ TIKLAYINIZ

Av.Aylin Onursev’in sunumunda “toplumsal cinsiyet” kavramının biyolojik cinsiyetten farklı olarak tarihsel, kültürel, toplumsal bağlamları üzerinden “inşa edilen” bir cinsiyet kimliği olduğu, kadına yönelik şiddet olgularının temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı ataerkil sistemin yer aldığı dile getirildi. Kısa video gösteriminde kadınları ve erkekleri kuşatan ve toplumca içselleştirilen toplumsal cinsiyet rollerinin eğitim sistemi içinde öğrenilen, kamusal yaşamda egemen kültürle ve yasal düzenlemelerle uygulamaya geçirilen kalıplar olduğu gözler önüne serildi.

Kadına yönelik fiziksel, ruhsal, cinsel, ekonomik her tür şiddetin bir halk sağlığı sorunu olduğunun vurgulandığı konferansta, Türkiye’deki kadın cinayetlerinde Antalya’nın ikinci sırada yer aldığı, son yıllarda giderek artan göç ve ekonomik sorunların kadına yönelik şiddet olaylarının artmasında temel etkenler olarak nitelendirildiği dile getirildi. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1948 yılında kabulüyle başlayan sürecin, kadın hakları mücadelesinin hukuksal boyutlarının da gündeme getirilmesinde kilometre taşı olduğu, bu bağlamda özellikle 1970’li yıllardan sonra pek çok uluslararası ve ulusal yasal düzenlemenin peş peşe hazırlanarak yürürlüğe girdiği; bunlar arasında Türkiye’nin de imzalayarak taraf olduğu BM “Kadınlara Karşı Her Tür Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi” (CEDAW) ve İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin uluslar arası /ulusal üstü bağlayıcı düzenlemeler olduğu belirtildi.

1985’te kabul edilen ve BM’in sekiz temel sözleşmesinden biri olan CEDAW’ın tüm dünyada kadın-erkek eşitliğini amaçladığı, taraf devletlere kadın-erkek eşitliğini sağlama ve kadınlara yönelik her tür ayrımcılığı ortadan kaldırmaya dönük yasal düzenlemeler hazırlama yükümlülüğü getirdiği vurgulandı. Türkiye’nin Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığı sırasında 2011 yılında imzaya açıldığı için “İstanbul Sözleşmesi” olarak anılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin temel amaçları ise; kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak, kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi de içinde olmak üzere kadın ve erkek arasındaki temel eşitliği teşvik etmek, kadına yönelik şiddete ve aile içi şiddete uğrayanların korunması ve yardım edilmesi için kapsamlı politikalar ve önlemler geliştirmek olarak sıralandı.

Sunumun son bölümünde uluslararası düzenlemelerin bir gereği ve sonucu olarak Türkiye’de 8 Mart 2012’de yürürlüğe giren 6284 Sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa” ayrıntılı olarak ele alındı. Bu bağlamda toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamın her alanında kadınlar için bir hak olduğu vurgulandı; kadına yönelik şiddet olgularında hekimlerin ve sağlık çalışanlarının sorumlulukları, hekimlerin bu sorumluluklarını yerine getirmede karşılaştıkları sorunlar ve yasal düzenlemelerle ilgili bilgi eksikliği, kadına yönelik şiddetin bildirilmesi, belgelenmesi ve kayıt altına alınmasına ilişkin sorunlar, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifini aşındırmaya ya da yasaları uygulanamaz kılmaya yönelik politikalar ve cezasızlık pratikleri, konuyla ilişkili öteki kamusal kurum ve sivil organizasyonlarla işbirliği dinamikleri ve şiddetin önlenmesine ilişkin mücadele yöntemleri tartışıldı.