“Tüm Olumsuzluklara Rağmen Hekimlik Yapmak İstiyoruz”
Ülkemizde ve dünyada “Yeni Koronavirüs” (Covid-19) olarak adlandırılan ve gerekli önlemlerin alınmaması durumunda yaygın ölümlere yol açtığı bilinen bir salgın tehdidiyle karşı karşıyayız. Aralık ayı sonunda Çin’de ortaya çıkan ve hızla dünyayı etkisi altına alan bu salgınla ilgili olarak, Türkiye’de de beş vakanın görüldüğü açıklandı. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart 2020 tarihi itibarıyla salgını “pandemi” olarak tanımladı. Bu yıl 14 Mart Tıp/Sağlık Haftasını bu koşullarda kutluyoruz. Sağlık çalışanlarına son derece önemli görevler düşmekte.
Yılda 350 milyonu bulan muayeneyi, 5 milyon ameliyatı – girişimi yapan, milyonlarca hastanın bakımını üstlenen bu ülkenin hekimleri olarak tüm gücümüzle Koronavirüs’ün yaratacağı sağlık sorunlarının çözümüne odaklamanın sorumluluğunu taşıyoruz. Aklın ve bilimin ışığında modern tıbbın bize öğrettikleri ile topluma hizmet sunma konusunda her türlü özveriye hazırız.
Sağlık meslek örgütlerinin 14 Mart Tıp Haftası dolayısıyla sağlık alanında yaşanan şiddete dikkat çekmek üzere uzun süredir hazırlığını yürüttükleri 15 Mart Büyük Beyaz Mitingi, Sağlık Bakanlığı’nca Türkiye’de Koronavirüs vakası tespit edildiğinin açıklanmasının ardından, düzenleyici örgütler tarafından şimdilik iptal edildi.
Bununla birlikte 14 Mart Tıp Haftası gözlerin sağlık çalışanlarında olduğu bir dönem. Binlerce yıldır bu topraklarda şifa dağıtmış hekimlerin sorunlarının ve taleplerinin dile getirildiği, dinlenmesinin beklendiği bir dönem.
Bu yıl 14 mart’ın ana teması şiddetsiz bir sağlık ortamında emeğimizin karşılığını alarak “ HEKİMLİK YAPMAK İSTİYORUZ “ olarak belirlendi.
Sağlık ortamındaki şiddete RAĞMEN, kışkırtılmış sağlık talebine RAĞMEN, nitelik kaybı yaşatılan tıp eğitimine ve uzmanlık eğitimine RAĞMEN, yetersiz koşullar ve donanım eksikliğine RAĞMEN,sevk zinciri olmamasına RAĞMEN, performans – ciro baskısına RAĞMEN, hukuksuz KHK’lar ve güvenlik soruşturması adı altında yaşanan keyfiliğe RAĞMEN, gelecek kaygısına RAĞMEN, bilim ve akıl dışı uygulamaların yaygınlaştırılmasına RAĞMEN, etik değerlerdeki erozyona RAĞMEN, emeklilikteki mağduriyetlere RAĞMEN, şehir hastaneleri adlı akıl tutulmasına RAĞMEN, liyakatı yok sayan anlayışa RAĞMEN, idari baskılar ve yaşatılan mobinge RAĞMEN… HEKİMLİK YAPMAK İSTİYORUZ!
Şiddet, yaşamımızın her alanına girmiş durumda. Her gün onlarca hekime yönelik sözlü ya da fiziki şiddet yaşanıyor. Beyaz Kod verileri 2016 yılında günde 31 sağlık emekçisinin şiddete uğradığını ortaya koyuyor. 2018 yılında bu rakamın günde 43 sağlık emekçisine, 2019 yılında ise günde 51 sağlık emekçisine yükseldiğini görüyoruz.
Aciller başta olmak üzere sağlık hizmeti sunumunun her kesitinde ve aşamasında; usulsüz ilaç yazdırmak için gittiği hekime isteği karşılanmayınca saldırma; uygunsuz rapor isteği geri çevrilince darp ve yaralama; acilde ya da yoğun bakımdaki hastasının bir an önce iyileşmesini isteyen, ölümü kabullenmeyen hastaların sözlü ya da fiziki saldırıları, gündelik olaylar haline geldi.
Siyasette, toplumsal yaşamda ve gündelik yaşamımızdaki bu gerilim ve çatışmacı anlayışlar nefes almamızı zorlaştırıyor. Hekimler ve sağlık çalışanlarında tükenme sendromlarına yol açıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlık çalışanlarının öncelikli talepleri arasında şiddetin önlenmesi yer almamıştır.
HEKİMLİK YAPABİLMEK İÇİN ŞİDDETSİZ BİR SAĞLIK ORTAMI TALEP EDİYORUZ!
“Şiddetsiz Bir Sağlık Ortamı İçin 5 Acil Talep”imizin hayata geçirilmesi konusunda ısrarcıyız:
1) Şiddete Karşı Caydırıcılık İçin TTB’nin Hazırladığı “Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı” Hızla Yasalaştırılsın,
2) Artık Sağlık Bakanlığı Tarafından da İş Kazasıdır Olarak Kabul Edilen Sağlıkta Şiddetle İlgili Olarak 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Etkin Olarak Uygulansın,
3) Muayene Randevuları Hastaya Yeterli Süre Ayrılacak Şekilde Düzenlensin,
4) Acil Servislerde Sadece Acil Hastalara Hizmet Verilsin,
5) Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri Güçlendirilsin, Sevk Zinciri Uygulamasına Geçilsin!
Hastalarımıza yeterli süre ayıramamanın, ticarileşen sağlık kurumlarının, artan katkı ve katılım paylarının, plansız programsız açılan tıp fakültelerinin, niteliksiz tıp eğitiminin, liyakatsiz akademik yükseltmelerin ve atamaların, kapatılan, şehir merkezlerinden uzaklara taşınan köklü kurumların, Şehir hastaneleri aldatmacasının, koruyucu hekimlik gereksinimlerine yanıt veremeyen aile hekimliği sisteminin, Üniversite hastanelerinin borç yükünün, akıl ve bilim dışı sağlık uygulamalarının yaygınlaştırılmasının sorumlusu sağlık politikalarına son verilmelidir!
Bu olağanüstü dönemde, görevimizin başında olarak; sağlıktaki ölümcül şiddeti ortadan kaldıracak düzenlemeler yapılıncaya, önerdiğimiz önlemler alınıncaya kadar taleplerimizi dile getirmeye devam edeceğiz. Örgütsel deneyimimizin, bilimsel bilgi birikimimizin ve dayanışmamızın verdiği güç ve kararlılıkla, tüm meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının 14 Mart’ını kutluyoruz
Antalya Tabip Odası
Prof. Dr. Nursel ŞAHİN
Yönetim Kurulu adına