0242 237 50 75

24-30 Nisan Dünya Bağışıklama Haftası

images_icon_bagisiklama

Aşılar bulaşıcı hastalıkların yükünü azaltarak hayat kurtaran ve sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliğine katkıda bulunan önemli bir halk sağlığı aracıdır.

Günümüzde 20.000’den fazla ölümcül hastalığa karşı koruma sağlayan aşı bulunmaktadır. Aşılar ile dünya genelinde her yıl 4-5 milyon yaşam kurtarılmaktadır.

Covid-19 Pandemisinde aşının önemi bir kez daha anlaşılmıştır.

Ülkemizde Sağlık Bakanlığı 22 Nisan 2022 verilerine göre 147.416.299 doz toplam covid aşısı yapılmıştır. İki doz aşı uygulanan kişi sayısı ise 53.024.115’dir.  Üç  doz aşı  uygulayanların sayısı  27.738.500’dür. Aslında bu sayı çok düşüktür. Aşılama oranlarımızın düşük olmasının en başta gelen sebebi aşı reddidir. Bu durum maalesef giderek büyüyen bir toplum sağlığı sorunudur. Sağlık Bakanlığı’nın rakamlarına göre 2011 yılında ailenin aşıyı red etmesi nedeniyle aşı olamayan çocuk sayısı 183 iken, 2017’de bu rakam 23 bine ulaştı. Bugün bu sayının çok daha fazla olduğu kolaylıkla tahmin edilebilir.

Aşılama hizmetleri kamusal bir sorumluluktur!
Aşı karşıtlığı, bağışıklama için bir tehdittir. Toplum bağışıklığının sağlanamaması yeniden aşıyla korunabilen hastalık salgınlarına yol açacak ve toplumun en kırılgan kesimleri başta olmak üzere tüm toplum zarar görecektir. Bu nedenle aşı karşıtlığı, aşı reddi ve aşı konusunda tereddüt ciddiyetle ele alınmalıdır.

Aşılama hizmetleri kamusal bir sorumluluktur. Bu nedenle kamuoyunun bilimsel veriler ışığında aşıyla korunabilen hastalıklar konusunda aydınlatılması, aşı karşıtı tezlerin çürütüleceği eğitsel araçların geliştirilmesi ve risk altındaki kişilerin bağışıklama ile korunması konusunda yasal düzenlemelerin yapılması gereklidir. Devletin konu ile ilgili yasa çıkarmamasının pozitif ödev yükümlülüğüne aykırı davranış olarak suç kabul edilebileceği de unutulmamalıdır. Yetkililer bu konuda net ve tutarlı bir tutum izlemelidir.

Aşı uygulamasını yürüten hekimlere de büyük sorumluluk düşmektedir. Aşı uygulaması yapan hekimlerin, aşıları kaygı ve kuşkuyla karşılayan kişilere ve onların dini inançlarına saygılı bir biçimde yaklaşmaları önemlidir. Hekimler aşı konusundaki tereddüdün, buna yol açan etmenlerin, bu alanda sık kullanılan tartışmaların farkında olmalıdır. Aşı reddi ve aşı karşıtlığı ile mücadelede bilimsel verilere dayanan ve karşıdaki kişiyi anlamaya ve ikna etmeye çalışan; ötekileştirici, yargılayıcı olmayan bir yaklaşım izlenmelidir.

Aşı reddi nedeniyle, en fazla birinci basamak sağlık kuruluşlarında çalışan hekim ve hemşire-ebe mağdur olmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın aktif bir tutum almaması, sağlık çalışanları ile ebeveynleri karşı karşıya getirmektedir.

Toplum sağlığını tehdit eden boyuta geldiğini her fırsatta dile getirdiğimiz aşı reddinin önlenmesi konusunu 24-30 Nisan Bağışıklama Haftası nedeniyle tekrar Sağlık Bakanlığı’nı sorumluluklarını yerine getirmeye ve birlikte çalışmaya davet ediyoruz.

Antalya Tabip Odası
Yönetim Kurulu