Değerli Meslektaşlarımız,
Büyük G(ö)rev kapsamında devam eden hastane buluşmalarında 15 Mart saat:10.00’da Atatürk Devlet Hastanesi önünde sonrasında saat:12.30’da Antalya Eğitim Araştırma Hastanesi önünde toplanan meslektaşlarımız ve sağlık çalışanlarıyla buluşarak taleplerimizin, mücadele kararlılığımızın ifade edildiği basın açıklamaları yapıldı. Açıklamayı Antalya Tabip Odası adına Oda Başkanımız Prof. Dr. Nursel ŞAHİN okudu.
Saygılarımızla..
Antalya Tabip Odası
BASIN METNİ
Emeğimiz, Haklarımız, Sağlığımız ve Geleceğimiz İçin
14-15 Mart’ta G(ö)REV’deyiz
Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Ancak bugünü bayram tadında geçirmemiz gerekirken, ne yazık ki yine G(ö)REV’deyiz ve yine haklarımız için mücadele ediyoruz.
Aylardır sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Aylardır yürüyüşlerle, forumlarla, nöbetlerle, görevden göreve koşarak taleplerimizi haykırıyoruz. Haklarımız için sürdürdüğümüz mücadelede, karanlığa inat hep beraber biraradayız.
Dünya ülkeleri arasında en az maaşlardan birini alıp en fazla şiddete uğrayan hekimler ve tüm sağlık çalışanları olarak Tabip Odalarımızla, sağlık ve emek meslek örgütleriyle birlikte G(ö)REV’deyiz.
Pandeminin katmerleştirdiği çalışma koşullarında artan zorluklar ve ekonomik krizin de derinleşmesiyle ekonomik haklar ile ilgili büyük kayıpları yaşamaya devam ediyoruz.
Hekimler yetersiz istihdamın ve kışkırtılmış sağlık talebinin karşısında tükenmekte, angarya ile daha çok çalışmaya zorlanmaktadır. Bu yoğun emeğin karşılığında ise insanca yaşanabilecek temel ücrete erişmek yerine oyalama tasarılar, ek ödeme yalanları ile geçiştirilmektedirler. Performans ile sağlık çalışanları birbirine düşman edilmekte, nitelik değil nicelik önemsenmektedir. Yoğun emek gerektiren bu çalışma düzeni ve ekonomik sorunların yanı sıra liyakatsiz atamalar, yönetici mobbingleri ve soruşturmalar gibi antidemokratik uygulamalar ile sağlık hizmeti vermeye çalışan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının iyilik hali ortadan kaldırılmaktadır.
Bugün, MHRS’de hastalar aylarca sıra bulamıyor; acil başvuru sayılarımız olağandışı durumlar yaşayan bir ülkede görülebilecek oranlarda. Hekimlere/hastalara dayatılan 5 dakikada bir muayene bu sorunu çözmez; bu süre ne muayene ne hasta öyküsü alma ne de tedaviyi hastayla birlikte planlamaya yeter; ancak hastalıkları daha da artırır demek için buradayız.
Bugün, COVID-19’a bağlı hekim ölümlerinde ve hastalanmada Türkiye halen en üst sıralarda iken; iktidar çalışma koşullarımızda hiçbir gerekli önlemi almadığı gibi ölen mesai arkadaşlarımızın da COVID-19’a bağlı öldüğünün kanıtlanmasını bizlerden isteyecek kadar da duygusuzlaşmıştır demek için buradayız.
Yirmi yıldır uygulanan “Sağlık Reformu” sonrasında “Sağlıkta Şiddet”, artık günlük yaşamımızın bir parçası oldu. Kamu olsun, özel olsun hastaneler, ASM’ler, TSM’ler, aciller, poliklinikler, servisler, ameliyathane önleri, yoğun bakımlar birer şiddet mekanlarına dönüştü. Her gün saldırıya uğruyor; darp ediliyor, yaralanıyor, öldürülüyoruz.
Sabah evimizden çıkarken akşam evimize sağ salim dönebilmenin endişesini yaşıyoruz.
Bugün, pandemiyle beraber daha da derinleşen yanlış sağlık politikaları ve ülkeye olduğu gibi sağlığa da yansıtılan şiddet dili her geçen gün daha da can yakmakta, canımızı almaktadır. Sağlıkta Şiddet Yasa Taslağı sunduk, neden işletilmiyor, ne oldu demek için G(ö)REV’deyiz.
Toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri ne bizim emeğimizi ne de toplumun sağlığını umursamaktadır. Salgın döneminde dahi bu anlayıştan vazgeçmemişlerdir. Yüz binlerce insanımız, yüzlerce hekim, sağlık çalışanı yaşamını yitirirken; onlar sağlık sisteminin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmiş; bunca emek ve fedakarlığımıza rağmen bir de bizlere gidiyorlarsa gitsinler demişlerdir.
Pandemide bir başarı öyküsü yazılacaksa; o da yaşamını bu uğurda kaybeden saygıyla andığımız meslektaşlarımız olmak üzere tüm sağlık çalışanlarına aittir. Onları saygı ve minnetle anıyoruz.
Öncelikle ve bir kez daha vurgulamak isteriz: Salgının en zor günlerinde, bilimsel olmayan salgın yönetiminize rağmen biz tüm fedakarlığımızla buradaydık; önceden de olduğu gibi yarın da burada olacağız.
Beyaz yürüyüş, Beyaz Forum, Beyaz Nöbetlerle acil taleplerimizin karşılanmasını, sesimize kulak verilmesini defalarca istedik. Bilmenizi isteriz ki siz emeğimizi-bizleri görmezden gelmeye devam ettikçe; bizler de tüm haklılığımızla sizin karşınızda durmaya, emeğimize geleceğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. 15 Aralık’ta ve 8 Şubat’taki Beyaz G(ö)REV’lerle de Aile Sağlığı Merkezlerinden, Üniversite Hastanelerine Türkiye’nin dört bir yanında tüm sağlık kuruluşlarında emeğimize sahip çıkacağımızı gösterdik.
Ekim ayından bu yana söylediğimiz gibi: “Emek Bizim, Söz Bizim”.
Emeğimize, mesleğimize, geleceğimize hep birlikte bir kez daha sahip çıkmak için artık G(ö)REV zamanıdır.
Sağlık Bakanı bizlere bayram mektubu göndermiş. “haklarımız, taleplerimiz konusunda geliştireceğimiz dilin, tutumdaki üslubun mesleğin doğasıyla örtüşmesi gerekir.”, demiş. Haklarımızı nasıl talep etmemiz gerektiğini söylemiş. Hekimler düşmanlaştırılmış, yalnız bırakılmış, koskoca devasa büyüklükte hastaneler içine hapsedilmiş, ücretli köleler haline getirilmiş. “Giderlerse gitsinler” denip kapı gösterilmiş… Yoksulluk sınırının altına mahkûm ettikleri hekimleri, açlık sınırının altında ücretlerle yaşamak zorunda bıraktıkları emeklileri, kölelik koşullarında çalışmaya zorladıkları gencecik meslektaşlarımızı dilindeki şiddetle ananlar bizleri her gün şiddetle karşı karşıya bıraktılar.
Dün yapılan açıklamada bakanın bizzat kendi mektubunda düzenlemelerin aslında çok kolay yapılabileceği söylense de bugün itibari ile henüz somut bir adımın olmadığını görüyoruz. Yapılan açıklama niyetin ötesine geçememiştir. 2021 yılı aralık ayında Meclis’te kabul edilen düzenlemenin iktidar partisi tarafından geri çekildiğini biliyorken, yapılan niyet beyanlarını somut adım olarak değerlendirmiyoruz.
Aylardır emekli hekim ücretlerini de etkileyecek 7.200 ek gösterge talebimizin dikkate alınmaması bile, açıklanan niyetlerin bizler için yetersiz kalacağını ve adeta bir oyalama olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Malpraktis ve şiddet yasasına yönelik yapılan açıklamaların, Türk Tabipleri Birliği’nin uzun süredir yaptığı önerileriyle uyumlu olduğu görülmektedir. Bu yasal sürece yönelik gözümüzün Meclis’in üzerinde olduğunu ve düzenlemelerin acilen Meclis gündemine getirilmesini beklediğimizi, istediğimiz çerçevede yasalaşması halinde olumlayabileceğimizi şimdiden kamuoyuna açıklıyoruz.
Biliyoruz: Sorunlarımızın çözümü ancak kendi mücadelemizle olacaktır. İşte bu nedenle emeğimiz için, haklarımız için, sağlığımız için, acil taleplerimizin karşılanması için 14-15 Mart 2022 Pazartesi ve Salı günleri bütün Türkiye’de, bütün sağlık kurumlarında G(ö)REV’deyiz!
Bizleri mutsuz, hastaları mağdur eden; sağlığı ticarete, hastaları müşteriye, hastaneleri ticarethanelere dönüştüren sağlık anlayışı iflas etmiştir. Bizleri artık sağlık hizmeti veremez hale getiren bu çalışma koşullarının sürdürülemez olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadan her geçen gün umutsuzluğa sürüklenirken, tüm bu yaşadıklarımızın sorumlusunun yıllardır uygulanan yanlış sağlık politikaları olduğunu biliyoruz.
Emeğimizin karşılığını alamadığımız bu çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete artık tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı.
Oyalama istemiyoruz,
Daha fazlasını değil, yalnızca hakkımız olanı istiyoruz.
Şiddetin olmadığı, malpraktis baskısı altında ezilmediğimiz insanca çalışma koşulları,
Emekliliğimize yansıyacak insanca ücret istiyoruz.
Halkın sağlığı için en az 20 dakika muayene süresi ayırabildiğimiz, hastaların aylarca randevu sırası beklemediği nitelikli sağlık hizmeti sunmak istiyoruz.
Yaşama adanmış bir mesleğin onurlu mensupları olarak hakkımızın gasp edilmesine, kötü çalışma koşullarına, sefalet ücretlerine karşı “Sağlıklı Bir Gelecek Ellerimizde, Emek Bizim Söz Bizim” diyerek mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu haklı ve onurlu mücadelemizde; bütün hastalarımızın, toplumun desteğini bekliyor; sağlığımıza birlikte sahip çıkmaya davet ediyoruz.
ANTALYA TABİP ODASI YÖNETİM KURULU