0242 237 50 75

Unutmadık, Unutmayacağız, Unutturmayacağız!

17-agustos

Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulu, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 24. Yıldönümünde bir açıklama yaptı.

Unutmadık, Unutmayacağız, Unutturmayacağız!

Bundan 24 yıl önce, ülkemiz 1939 büyük Erzincan depreminden sonra 20. Yüzyıldaki en büyük ikinci felaketi yaşamıştı. 1999 yılının 17 Ağustos günü Kocaeli – Gölcük merkezli meydana gelen Marmara Depremi ve ardından 12 Kasım’da yaşanan Düzce Depremi büyük bir yıkıma neden olmuştu. 20 binden fazla vatandaşımız bu depremlerde yaşamını yitirmiş, 50 bine yakın vatandaşımız yaralanmış, yüzbinlerce konut hasar görmüş, bölgenin altyapısı tamamen çökmüş, toplam ekonomik kayıp ise 50 milyar doları aşmıştı. O günden sonra hep birlikte haykırmıştık; “Unutmayacağız, unutturmayacağız!”

17 Ağustos 1999 Marmara depreminden bugüne geçen 24 yılda, üzülerek görüyoruz ki; meydana gelen depremler ve diğer doğal afetler sonucunda yaşanan can kayıpları, sosyal ve ekonomik travmalar siyasal iktidara hiçbir şey öğretmemiştir. Bilim ve meslek çevrelerince ortaya konan risk ve afet yönetimine ilişkin görüşlere, alınması gerekli önlemlere dikkat çeken açıklamalara itibar edilmemiş, yıllar süren çalışma ve raporlar göz ardı edilmiştir. Bu ihmal ve umursamazlık nedeniyle yıllar içinde yaşanan felaketlerde binlerce insanımız hayatını kaybetmiştir.

Siyasal iktidarın, son 24 yılda, yaşanan her felaketin ardından yaptığı “kader” açıklamaları ve göstermelik “yaraları sarma” girişimleri, toplumsal tepkiyi azaltmak için yapılan illüzyondan başka bir şey değildir. Bu süreçte çıkarılan her yeni yasa, yapılan her yeni mevzuat düzenlemesi, kurulan her yeni kurul/komisyon incelendiğinde, vahşi ve ahlaksız kapitalizmin “felaketleri ranta çevirme becerisi” yeniden ve yeniden görülmektedir.

Depremlerin Felakete Dönüşmesi Takdir-İ İlahi Değildir!

Aradan geçen onca yıldan sonra, gerekli derslerin alınarak depreme dayanıklı yapılarda güvenli yaşamların sürüldüğü, depremle yaşamaya alışmış bir ülkeyi görmek isterdik. Ancak durum bunun tam tersi oldu. Ülkemizi o günden bu yana yöneten iktidarların tamamının “deprem ülkesi” olma gerçekliğinin dışında adım atması ile 99 sonrasında olan her deprem bir felakete dönüştü ve yaşanan acılar süreklilik halini aldı.

Ülkemizin %92’si deprem bölgesi, nüfusumuzun %95’i deprem tehlikesi altında, büyük sanayi merkezlerinin %98’i, barajların %93′?ü deprem bölgesi içerisinde. “Deprem ülkesi” olma gerçeğimiz sürekli ve güncel bir olgu. Bunlar bu ülkenin gerçeği.

Bir gerçek daha var ki o da; ülkemizi yönetenler, üzerinde yaşadığımız zeminin doğası gereği üreteceği depremleri anlamaktan çok uzakta oldukları. Daha da ötesi depremin sonuçlarının insanımızın aleyhine oluşacak sonuçlarını engellemeye yönelik iş yapma anlayışından da oldukça uzaklar. Bu gerçeklik de bu ülkede adına deprem denilen bir doğa olayının afete, afetin de felakete dönüşmesine ve yaşanan büyük acı ve kayıpların bir süreklilik hali almasına yol açıyor.

Depremlerin felakete dönüşmesinin nedenleri; bilinçsizce verilen yer seçimi kararları, mühendislik hizmetlerinin yeteri düzeyde kullanılmaması, ranta dayalı imar planları, kamusal denetim dışında gerçekleşen yapılaşma ve niteliksiz plansız kentleşmedir.

Tüm dünyada depremin doğası bilim ve teknik tarafından çözülmüş, olası yıkıcı sonuçların minimuma ya da sıfıra indiren çözümler üretilmiştir. Japonya’da yaşanan depremlere ve sonuçlarına bakıldığında dokuz büyüklüğündeki bir depremde dahi yapıların yıkılmadığı ve can kayıplarının yaşanmadığı görülmektedir.

Ülkemizde ise sorunun ana kaynağı, halkın can ve mal güvenliğinin sağlandığı bir ortamın yaratılması konusunda devletin üzerine düşen maliyetin bir yük olarak görülmesi ve bu alanın piyasaya devredilmesidir. Aslında sorun insan hayatı ve kar arasındaki tercihtir. Siyasi iktidarın tercihi kar olmuştur.

Aklın ve bilimin gösterdiği yol deprem karşısında çaresiz olunmadığı ve devlet eliyle güvenli bir yaşamın sağlanabileceğini göstermektedir. Devlet üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli, ranta ve kara dayalı politikaları terk etmeli, depremlerin afete, afetin de büyük felaketlere dönüşmesinin önüne geçmelidir.

99 Büyük Marmara Depremini, unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.

Antalya Tabip Odası
Yönetim Kurulu